Sürdürülebilirlik Tanımı
Oldukça geniş bir tanımı içine alan sürdürülebilirlik kavramı temelde, gelecek nesillerin yaşamlarını bugün ve gelecekte tehlikeye sokmadan üretim yapabilmeleri şeklinde açıklanıyor. İklim şartları ve canlı yaşamında farklılaşan hususlar sebebiyle ne yazık ki sürdürülebilirlik kavramına bugün daha çok ihtiyacımız var.
Ana felsefelerinden biri, doğal kaynakların sonsuz olmadığının bilincinde olması ve bu doğrultuda çevreci adımlar atılmasını öğütlüyor. Sadece üretimde değil tüketimde ve yaşamda kısaca hayatımızın her alanında sürdürülebilirlik felsefesini ekleyerek daha yaşanılabilir bir dünya inşa edebilmek bizlerin elinde.
Geçmişten Günümüze Sürdürülebilirlik
Sürdürülebilirliğin sözlük tanımı, daimi olma durumudur. İlk olarak 1983 yılında BM’nin “Ortak Geleceğimiz” raporunda sürdürülebilirlik kavramının ismi geçer. Sanayi devrimiyle üretim ve tüketim oranları artış göstermektedir. Bu artışla meydana gelen gelişmelerin yanında teknoloji alanında ilerlemeler, yatırımların maliyetlerinin artması ve globalleşme de bu artışa destek olan faktörler arasındadır. Geleceği olumlu yönde şekillendirmek isteyen sürdürülebilirlik kavramının en büyük amaçlarından birisi, gelecek nesillerin sağlıklı bir ortamda üretime devam edebilmelerini sağlamaktır. 1983’lü yıllardan günümüze gelindiğinde üretim ve tüketimdeki artışı gözlemleyerek sürdürülebilir teknolojilere ne denli ihtiyaç duyulduğu sonucunu ortaya çıkarabiliriz.
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri
Dünya Liderleri 2015 yılından 2030’a kadar 3 önemli işi başarmak için 17 Küresel Amaç üzerinde uzlaştı. Yoksulluk, eşitliksizlik ve iklim değişikliğini iyileştirmek gibi ana amaçlar çevresinde hedefler şekillendi. Sürdürülebilir kalkınmayı başarabilmenin altın yolu bu maddeleri gerçekleştirmeden geçiyor. Tüm dünya halkları için eşitliği savunan sürdürülebilir kalkınma hedeflerine birlikte göz gezdirelim.
Amaç 1: Yoksulluğa Son
Amaç 2: Açlığa Son
Amaç 3: Sağlık ve Kaliteli Yaşam
Amaç 4: Nitelikli Eğitim
Amaç 5: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
Amaç 6: Temiz Su ve Sanitasyon
Amaç 7: Erişilebilir ve Temiz Enerji
Amaç 8: İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme
Amaç 9: Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı
Amaç 10: Eşitsizliklerin Azaltılması
Amaç 11: Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar
Amaç 12: Sorumlu Üretim ve Tüketim
Amaç 13: İklim Eylemi
Amaç 14: Sudaki Yaşam
Amaç 15: Karasal Yaşam
Amaç 16: Barış, Adalet ve Güçlü Kurumlar
Amaç 17: Amaçlar için Ortaklıklar
Sürdürülebilirlik ve Geri Dönüşüm
Geri dönüşüm, üretilen bir ürününün kullanılmaz duruma gelmesi ve onu tekrar kullanıma hazır hale getirilmesi eylemidir. Sürdürülebilirlik felsefesinde olan doğal kaynakların sınırsız olmadığı bilincinden yola çıkarak, geri dönüşümün ve sürdürülebilirliğin ayrılamaz bir bağa sahip olduğu düşüncesi ortaya çıkar.
Gelecek nesillerin sağlıklı bir çevreyle üretime devam edebilmelerini hedefleyen sürdürülebilirliğin gerçekleşebilmesi için geri dönüşüm faaliyetlerine ihtiyaç duyar. Elde bulunan evsel, kimyasal, elektronik ve sayısız atık türüyle yerküre boğuşurken sürdürülebilir bir ortam yaratabilmek söz konusu değildir. İlk adım biriken atıkları gerekli proseslere uyarak dönüştürebilmektir. Durum sadece elde olan atıkları dönüştürmekle de sınırlı değil. Her geçen gün üretim katlanarak artacağı için en iyi çözüm yolu bilinçli nesiller yetiştirmekten geçiyor.
Karbon Ayak İzi Nedir ve Önemi
İnsan faaliyetlerinin sonucu ortaya çıkan küresel ısınma ile dünyamız olması gerekenden daha hızlı ısınıyor. Enerji tasarrufu konusunda kaynakların çoğaldığı günümüzde ne yazık ki enerji tüketiminin %80’i fosil yakıtlar oluşturmaktadır. Dünyanın akciğerleri olarak adlandırılan ormanlar ise günden güne popülasyonu azalarak, küresel ısınmayı hızlandıran nedenler arasındadır. Karbon ayak izi kavramı tam da burada devreye giriyor. Bir bireyin veya bir ulusun gerçekleştirdiği faaliyetler sonucu atmosfere yaydığı sera gazının karbondioksit cinsinden hesaplanmasına karbon ayak izi denir. 2000 yıllarında insan faaliyetlerinin dünya üzerine etkisini hesaplamak için bulunan bir yöntemdir.
Bireylerin ve büyük çaplı şirketlerin doğrudan veya dolaylı olarak ürettiği sera gazının toplamı olarak belli bir rakam sunan karbon ayak izi, küresel ısınmaya karşı farkındalık oluşturmayı hedeflemektedir.
Karbon ayak izini azaltmak için yapılabilecek yöntemler şu şekildedir;
Günlük ulaşım alışkanlıklarını tekrar şekillendirmek. Yakın mesafeler için yürüyerek veya bisiklet sürmeyi tercih etmek,
Kişisel araçları kullanmak yerine toplu taşımayı tercih etmek,
Evsel atıkları gruplarına göre ayrıştırarak geri dönüşüme katkı sağlamak,
A sınıfı elektronik cihazlar kullanmayı tercih etmek. Ampul, beyaz eşya gibi kullanımı sık olan cihazları a sınıfı olmasına özen göstermek.
Su Ayak İzi Nedir ve Önemi
Su hayatımızı devam ettirmemizi sağlayan en önemli maddelerden birisidir. Su ayak izi kavramı ilk olarak 2002 yılında gündeme getirilmiştir. Kısaca tanımı; bir ürün veya hizmetin üretilmesinde kullanılan su miktarının toplamına verilen isimdir. Giydiğimiz kıyafetlerden, yediğimiz yiyeceklere kadar her alanda ciddi oranlarda su tüketimi harcanmaktadır. Bu oranları sayısal olarak görebilmeyi ve farkındalığı arttıran su ayak izi, su tüketim miktarını makul seviyelerde tutmayı hedef edinir.
Artan nüfus ve doğal kaynakların tüketimiyle son yıllarda su miktarları detaylı analizlerle hesaplanmaktadır. Bu ölçümlerin büyüklüğü karşısında önlem alınması gerektiği sonucu ortaya çıkmıştır. Bireysel ve kurumsal harcamaları hesaplayabilmek için su ayak izi ölçümleri yapılmaktadır.
Su ayak izi temelde 3 gruba ayrılıyor. Yeşil, mavi ve gri su ayak izi olarak sınıflandırılıyor.
Yeşil Su Ayak İzi: Bir ürünün veya hizmetin üretimi için kullanılan yağmur sularını kapsar. Kısaca satın aldığımız bir üründe ya da günlük hayatımızda kullandığımız suyun hangi oranlarda yağmur suyundan elde edildiğini ifade eder.
Mavi Su Ayak İzi: Üretimde kullanılan yer altı ve yüzey sularının toplamına tekamul eder.
Gri Su Ayak İzi: Su kirliliğine yönelik bir göstergeyle mevcut su kapasitesi standartlarına göre kirlilik yükünün bertaraf edilmesi ya da azaltılması için kullanılan tatlı su miktarını ifade eder.
Su tüketimini makul seviyelerde tutulması için farkındalık kazandıran su ayak izi, gelecek yıllarda yaşanılması öngörülen su kıtlığı için erken bir önlem niteliğindedir. Alınabilecek basit önlemler yüksek oranlarda tüketilen su miktarını azaltmak sizlerin elinde. Bu önlemlere örnek olarak;
- Duş sürelerini azaltmak,
- Diş fırçalarken musluğu kapatmak,
- Bulaşıkları yıkamak için bulaşık makinesi tercih etmek,
- Sebze ve meyvelerin temizliğinde kullanılan suları biriktirerek, bitkileri sulamak için kullanmak.
Gereksiz yere akan muslukları kapatarak ve daha fazla farkındalık kazanacağımız su dolu yarınlarda buluşmak üzere.